Ağrı
ve tedavisi konusunda elde edilen gelişme ve yeniliklerin hızla artmasına
rağmen yapılan birçok araştırma, akut ve kronik ağrı kontrolünün çocukluk
çağında halen büyük bir sorun olduğunu göstermektedir. Son yıllarda yapılan
araştırmalarda bile, çocuklarda ağrı tedavisi bakımından yetersiz uygulamalar
yapıldığı ve günümüzde bunun en önemli nedenlerinden birinin ilaç uygulamaları,
opioid kullanımı ve dozları ile ilgili hatalı ve eksik bilgiler olduğu
gösterilmektedir.
Ağrı
tedavisi planlanırken ağrının yeri, şiddeti, niteliği, ağrıya neden olan
hastalığın varlığı ve özellikleri, hastanın yaşı, mevcut klinik imkânlar
dikkate alınmalıdır. Yapılacak tedavi konusunda çocuğun ve ebeveynlerinin
bilgilendirilmesi korku ve endişeleri azaltacağından büyük önem taşımaktadır.
Opioid
olmayan analjezikler hafif ağrılarda tek başlarına veya orta şiddetteki
ağrılarda opioidlerle kombine edilerek kullanılabilir. Bu grupta en sık
kullanılan ilaçlar asetaminofen ve non-steroid antiinflamatuvarlardır (NSAİ).
1.
Asetaminofen
(parasetamol):
Asetaminofen hipotalamus ve omurilik gibi ortamlarda prostaglandin (PG)
sentez ve salıverilmesini inhibe ederek etki yapar. Periferdeki peroksidden
zengin iltihabi dokularda siklooksijenazı (COX) inhibe edememesi
antiinflamatuvar etkisinin olmamasını açıklar. Analjezik ve
antipiretik etkileriaspirine eşittir. Parasetamol ağızdan alındığında gastrointestinal sistemde
hızla emilir. İlaç alındıktan 30-60 dakika sonra maksimum plazmakonsantrasyonlarına
ulaşır ve bütün dokulara
hızla dağılır. Plazma proteinlerine bağlanması zayıftır. Plazma yarı
ömrü
1-4 saattir. İdrarla,
parasetamol’ün % 1-3’ü değişmemiş olarak atılır, % 80’i ise biyolojik
olarak glukuronid veya sülfat bileşikleri olarak atılır.
Analjezik
etkisi yeni nesil analjeziklere göre hafif kalmış olsa da gastrointestinal
sistemde yan etkisinin hemen hemen olmaması ve güvenilirliği, her zaman ön
planda kalmasını ve klasik bir analjezik olmasını sağlamıştır. Erişkinlerde
aşırı dozda alındığında (15 gram) akut karaciğer nekrozuna neden olabilir,
ancak 0-6 yaş grubundaki çocuklar asetaminofenin hepatotoksik etkisine daha
dayanıklıdırlar. Erişkinlede 20 gramdan fazla dozlar fataldir. Çocuklardaki toksisite genellikle kasıtlı
veya kazayla yüksek doz asetaminofenin tek doz alımlarında (4 gram) ortaya
çıkar. Ayrıca tedavi amacıyla terapotik dozdan fazla olarak çoklu kullanımında
da ortaya çıkabilir. Diyabethastasıolanlar, viral enfeksiyonun eşlik ettiği hastalar,
aile öyküsünde hepatoksik reaksiyon bulunanlar, obez çocuklar ve kronik olarak
kötü beslenen çocuklarda asetaminofenintoksisiteriskiartar.İştahsızlık,
bulantı, kusma, halsizlik asetaminofen toksisitesinin erken belirtileridir. Ne
yazık ki bu belirtiler hastalık belirtileri gibi değerlendirildiğinden ilave
asetaminofen alımına ve doz aşımı tedavisinin gecikmesine neden olur.
Asetaminofen alımından sonra ilk 24 saat içinde uygulanacak N-asetilsistein
tedavisi en etkin doz aşımı tedavisidir.
Bir
yaşından küçük çocuklara bir defalık doz 60-120 mg ve 1-5 yaşlar arasında
120-250 mg’dır. Asetaminofen yemek sırasında veya yemekten sonra alınırsa,
biyoyararlanımı belirgin şekilde azalır; onun için aç karna alınması tercih
edilir. Asetaminofen oral, rektal veya i.v. yolla verilebilir. Parenteral
asetaminofen cerrahiden sonraki ilk 24 saatlik dönemde daha sık kullanılır,
daha sonrasında oral dozlara geçilir. Oral ve parenteral dozlar birbirine eş
değildir ve buna dikkat edilmesi gerekir. Asetaminofen tek başına veya kodein
fosfatla beraber kullanılabilir.
Ülkemizde
oral yoldan almak için 80 ve 160 mg çiğneme tabletleri, 500 mg ve 650 mg
tabletleri ile 120 mg/5 ml, 150 mg/5 ml, 160 mg/5 ml, 250 mg/5 ml şurup
şeklinde formülasyonları vardır. Yine rektal yoldan kullanmak için 100, 120,
200, 240, 325, 350 mg suppozituvar şeklinde formları da bulunmaktadır. Ayrıca
10 mg/ml 100 ml flakon şeklinde iv. infüzyon için parenteral formları da
ülkemizde bulunmaktadır (Tablo 1).
2.
Non-steroid
antiinflamatuvarlar (NSAİ):
NSAİ’ler
araşidonik asitten tromboksan ve PG oluşmasını sağlayan COX enzimini bloke eden
ilaçlardır. Son yıllarda yapılan çalışmalar COX enziminin birden fazla olduğunu
göstermiştir; COX-1 daha çok fizyolojik olaylarda etken olan, COX-2 ise
inflamatuvar olaylarda ortaya çıkan ve patolojik olaylardan sorumlu PG’lerin
yapımından sorumludur. PG’ler inflamasyon
oluşum sürecinde diğer görevli maddelerle birlikte iletim molekülü olarak rol
oynarlar. Bu gruptan ağrı kesicilerden çocuk ürolojisinde en önemli olanlar
burada anlatılacaktır.
·
İbuprofen:
İbuprofen
aspirine eşit dozda anti-enflamatuvar etkiye sahiptir, fakat aspirin ve
asetaminofenden daha potent analjezik etkisi vardır. İbuprofenin analjezik
etkisi ağızdan alınmasının ardından 1 saat içinde başlar. Mide barsak
kanalından % 80 oranında ve çabuk absorbe edilir. Besin ile birlikte verilmesi
absorpsiyon hızını ve deresini düşürür. Karaciğerde metebolize edilmek
suretiyle inaktive edilir.
Bu
ilaca karşı daha önceden aşırı duyarlılığı olan, salisilik asit ve diğer NSAİ
ajanlara karşı reaksiyon gösteren kişilerde kontrendikedir. Geçmişlerinde ciddi
gastrointestinal kanama ve peptik ülser rahatsızlıkları olan hastalarda da
kullanılmamalıdır. İbuprofenin 6 aylıktan küçük çocuklarda güvence ve etkenliği
araştırılmamıştır. Gebeliğin 3. trimesterinde de kullanılmamalıdır. Bazı
vakalarda ibuprofen veya diğer NSAİ ilaçlar ile tedavi edilen ateşli çocuklarda
böbrek yetersizliği (ibuprofen nefrotoksisitesi) geliştiği rapor edilmiştir.
Dehidrate çocuklarda renal perfüzyonu sürdürmek için PG sentezi arttırılmaktadır.
PG’lerin böbrekler üzerindeki etkilerini engelleyen ibuprofen gibi herhangi bir
NSAİ ilaç renal perfüzyonu düşürür ve renal fonksiyonları kötüleştirebilir.
Dehidratasyonlu, kardiyovasküler hastalığı olan, önceden bilinen bir renal
hastalığı olan veya diğer nefrotoksik ajanlardan birini kullanan çocuklarda
ibuprofen ile ilişkili renal toksisite riski en yüksektir. Diğer potansiyel
risk grubu 6 aydan küçük çocuklardır.
İbuprofenle
en sık görülen yan etki gastrointestinal şikâyetlerdir. Peptik ülser ve
gastrointestinal kanama bildirilmiştir. Seyrek yan etkiler; baş ağrısı, baş
dönmesi, huzursuzluk, yüz kızarması,
kaşıntı, kulak çınlaması, ödem, depresyon, sersemlik ve bulanık görmedir. Çok
ender olarak aşırı duyarlılık reaksiyonları, karaciğer fonksiyon
testianomalileri, böbrek fonksiyon bozukluğu, agranülositoz ve trombositopeni
bildirilmiştir.
İbuprofen güçlü
analjezik ve antipiretik etkisi ile genel ve özellikle enflamasyon ile birlikte
ağrı ve ateşlerde endikedir. Antipiretik olarak dozu; çocuk 6 ay-12 yaş
aralığında ve ateşi 39.2 oC’ nin altında ise önerilen doz 5 mg/kg,
39.2 oC’nin üstünde ise önerilen doz 10 mg/kg’ dır. Bu dozlar 6-8
saatte bir tekrarlanabilir. Günlük maksimum doz 40 mg/kg’ı geçmemelidir.
Analjezik olarak
dozu; 6 ay-12 yaş aralığındaki çocuklara, 6-8 saatte bir olmak üzere 10 mg/kg’
dır. Yine günlük maksimum doz 40 mg/kg’ı geçmemelidir. Ülkemizde 200, 400, 600
ve 800 mg’lık tabletleri, 100 mg/5 ml’lik şurupları ve % 5 ve 10’luk jelleri
vardır (Tablo 1).
·
Asetil salisilik asit (Aspirin):
Aspirin
belirgin analjezik, antiinflamatuvar ve antipiretik özellikleri olan ve tüm
dünyada yaygın olarak kullanılan NSAİ’lerdendir. Orta derecede ve özellikle
inflamatuar kökenli ağrılarda etkili olmaktadır. İnflamasyonda PG sentezinin
uyarılması, bradikinin gibi aracılarla sinirleri ağrılı uyaranlara duyarlı hale
getirmektedir. Aspirin PG sentezini inhibe ederek sinirlerin uyarılmasını
engellemekte ve ağrı oluşumunu azaltmaktadır.
Aspirin
PG'lerin tüm hücrelerde yapım ve salınımını engelleyerek inflamatuvar yanıtı
azaltır. Nötrofil ve monositlerin damar dışına geçişlerini, hücre yüzeyine
direk etki ederek engeller. Aspirin trombositlerdeki COX enzimini inhibe ederek
ADP salınımını bloke edince trombositlerin agresyonu da engellenir. Aspirin bu
etkisini düşük dozlarda ve geri dönüşümsüz olarak gösterir. Son dozu izleyen
4-7 gün etkisi sürer.
Aspirin
santral olarak ve PG sentez inhibisyonu yaparak antipiretik etkisini gösterir.
Enfeksiyon ve inflamasyon gibi uyarılarla dolaşımdaki ve yerleşik monositer
fagositlerden salınan pirojenler, anterior hipotalamusta PG yapımını uyarır.
Oluşan PGE2 hipotalamusun eşiğinin değişmesine ve ateşe neden olur. Aspirin PG
yapımını engelleyerek ateşin oluşmasını engeller.
Aspirin
çözündükten sonra hızla emilir, karaciğerde hidrolize olur ve 10-20 dk'da
plazmada gösterilebilir, iki saatte serum tepe değerine ulaşır. Bu nedenle ilaç
alındıktan 20 dakika gibi kısa bir süre sonra analjezik etkisi başlar. Aspirin
esterazlarla karaciğerde salisilik aside hidrolize olur. Tüm vücut doku ve
boşluklarına tükürüğe, beyin omurilik sıvısına, sinoviyal sıvıya, anne sütüne
ve plasentadan fetuse geçerler. Karaciğerde metabolize edildikten sonra böbrek
yoluyla atılırlar. Midede gıda olması ve alkali mide ortamı aspirinin emilimini
azaltmakta; aspirinin sodyum tuzları daha hızlı emilmekte; antiasitler emilimi
ve atılımı arttırmakta; steroid kullanımı serum düzeyini azaltırken idrarın
alkalileşmesi atılımı arttırmaktadır.
Aspirinin
en sık görülen yan etkileri gastrointestinal sistem ile ilgili olanlardır (%
2-40). Hafif iştahsızlık, epigastrik rahatsızlık daha sık yakınma nedeni
olmakta, çocuklarda ülser ve mide kanamaları daha az görülmektedir. Aspirin
sıklıkla peteşi ve mikrokanamalara, ender olarak ise ülser ve major kanamalara
ise yol açmaktadır.
Salisilatlar
hepatotoksisiteye neden olabilmekte, ancak hepatotoksisite mekanizması tam
olarak bilinmemektedir. Bulantı, anoreksi ve hepatomegali görülebilir. Doz
artırımından 2-3 hafta sonra karaciğer fonksiyon testlerinde artış olmakta, bilirubin
düzeyleri ise pek değişmemektedir. Çocuklarda protrombin zamanının da
değişmediği bildirilmektedir. Aspirine bağlı hepatotoksisite 10 mg/dl'nin
altındaki dozlarda bile olabilmektedir. İlaç kesildikten, ya da doz
azaltıldıktan bir iki hafta sonra bozukluklar düzelmektedir. Enzim düzeyleri
birkaç yüzün üstüne çıkmadıkça ilaca güvenle devam edilebilir. Aspirin
hepatotoksisitesi geri dönüşümlüdür. Aspirinin dozunu azaltmak, geçici olarak
ilacı kesmek ve enzim düzeyleri normalleşince düşük dozda tekrar başlamak
yeterlidir.
Aspirin
ile ilişkili bir başka durum olan Reye sendromu, ölüm oranı yüksek, etiyolojisi
bilinmeyen ve nadir görülen bir hastalıktır. Karaciğer fonksiyon bozukluğu,
hipoglisemi, asidoz ve ensefalopati ile karakterizedir. Genellikle önce influenza’ya
benzeyen hafif bir hastalık şeklinde çocuk ve gençlerde görülür. Kusmanın ve
bilinç değişikliklerinin eşlik ettiği viral enfeksiyonlardahastalık geçene
kadar aspirin tedavisine ara verilmelidir.
Aspirin
trombosit agregasyonunu engeller ve kanama zamanını uzatır. Vitamin K' ya
bağımlı faktörleri etkileyerek protrombin zamanında uzamaya neden olabilir.
Trombosit fonksiyon bozukluğuna bağlı hafif kanamalar, tedavi başlangıcında
burun kanamaları görülebilir. Diş çekilecek ya da cerrahi uygulanacaksa iki
hafta önce tedavinin kesilmesi önerilmektedir. Aspirin aşırı duyarlılığının
görülme sıklığı toplumda % 0.3-0.9, kronik ürtikerli hastalarda % 20 ve kronik,
astım ve nazal polipli hastalarda ise % 3-4 arasında değişmektedir. Aspirin
alımından 3 saat sonra anjioödem, ürtiker ve ciddi rinore aspirin intoleransını
gösterir.
Kulak
çınlaması ve yüksek frekanslara karşı işitme kaybı aspirin kullanımı sırasında
görülebilen yan etkilerdendir. Vertigo, denge kaybı ve baş dönmesi tinnitusa
eşlik edebilir; aspirinin iç kulak üzerindeki etkisi nedeniyle görülürler. Bu
etkiler serum düzeyi ile orantılıdır ve 24-72 saatte düzelirler.
Bir
diğer yan etkisi salisilizmdir. Ateş, dehidratasyon ve idrarı alkali yapacak
ilaç kullanımı salisilizme eğilim yaratır. Uykuya eğilim, irritabilite ve
hiperpne ve daha küçük çocuklarda metabolik asidoz ve ketozis gelişebilir.
Abdominal ağrı ve kusma, santral sinir sistemi uyarımını takiben hiperkinetik
ajitasyon, konuşma bozukluğu, delirium ve konvülsiyonu stupor ve koma gelişir.
Bu nedenle bulantı, kusma ve diyaresi olanlarda ilaç geçici olarak
kesilmelidir.
Günlük
doz erişkinler için günde 6 defaya kadar 500 mg, çocuklar için 2 yaşına kadar
olanlarda 3-4 x 50 mg, 2-7 yaş arasında olanlara 3-4 x 100 mg ve 7 yaşından
büyüklere 3-4 x 200 mg’dır.
Ülkemizde
aspirinin 80, 100, 300, 450, 500 mg’lık tabletleri, 100, 150, 300, 500 mg’lık
enterik tabletleri, 300 mg aspirin, 330 mg aspirin + 200 mg Vit C, 400 mg
aspirin + 240 mg Vit C içeren efervesan tabletleri, 500 mg aspirin + 50 mg
kafein, 400 mg aspirin + 50 mg kafein + 9.6 mg kodein, 250 mg aspirin + 200 mg
asetaminofen + 50 mg kafein, 300 mg aspirin + 200 mg asetaminofen + 300 mg Vit
C içeren kombine tabletleri vardır (Tablo
1).
3.
Opioid analjezikler:
Şiddetli
ağrıların giderilebilmesi için opioidler kullanılır. Bu grupta morfin ve kodein
gibi opioidler yer alır ve en sık kullanılan morfindir.
·
Morfin:
Morfin ağrı yolaklarını hem spinal düzeyde hem de
supraspinal düzeyde etkileyerek analjezi oluşturur Supraspinal düzeyde, santral
sinir sistemindeki (SSS) nöronlarda opioid reseptörlerine bağlanmak suretiyle
opioid peptidlerin etkilerini taklit eder. Spinal düzeyde ise presinaptik
opioid reseptörlerini aktive ederek etki yapar.
Morfin cilt altı (s.c.) ve i.m. uygulama sonrası çabuk
emilir. Uygulanan morfin dozunun büyük kısmı karaciğerde ve barsakta glukronik
asitle konjuge edilir. Bu konjugasyon sonucunda morfin-3-glukronid ve
morfin-6-glukronid metabolitleri oluşur. Morfin-6-glukronidin farmakolojik
etkisi vardır. Morfinin diğer aktif metaboliti kuvvetli öksürük kesici etkisi
olan kodeindir. Glukronid şekline dönüşen metabolitler enterohepatik dolaşıma
geçer. Morfin plasentaya, eser miktarda da süte ve tere geçer. Eliminasyon
yarılanma ömrü 1.7 saattir. Morfinin % 10’u konjugatları halinde safra yolu ile
itrah edilir. Geri kalan kısmı ise idrarla vücuttan uzaklaştırılır.
Postoperatif ağrılar, kırık, yaralanma ve diğer tür
travmalar sonrasında oluşan ağrılarda endikedir. Morfin hastanın ağrısını
keser, hasta ağrıyı duysa bile kendini rahat ve huzurlu hisseder. Hastanın
endişe, anksiyete ve ruhi gerginliğini azaltmak suretiyle hastada belirgin bir
öfori oluşturur.
Kafa travmalarında artmış olan kafa içi basıncı morfin
uygulaması ile daha da artacağından bu gibi durumlarda morfin kontrendikedir.
Biliyer kanal ameliyatı geçirmiş, safra koliği, bronşiyal astımı ve solunum
rezervi düşük olan hastalara morfin uygulanmamalıdır. Epilepsili hastalarda
morfin uygulanması konvülsiyon eşiğini düşürerek epilepsi nöbetine sebep
olabilir.
Morfinin en önemli yan tesiri solunumu deprese
etmesidir. Solunumun hem hızını hem de derinliğini azaltarak düzensiz veya
periyodik solunuma neden olur. Öksürük merkezini deprese ederek antitusif
etkinlik yapar. SSS’ni etkilemek suretiyle bulantı ve kusma, gözde miyozis ve
hipotermi de yapabilir. Morfinin SSS ile ilgili olmayan etkileri ise GİS’de
barsak hareketlerini etkilemek süretiyle konstipasyon ve safra koliği, mesanede
hem sfinkteri hem de detrusor kasını kasmak suretiyle miksiyon güçlüğü ve idrar
retansiyonudur. Bundan başka, morfin histamin salınımına neden olarak
bronkokonstriksiyon da yapabilmektedir.
Morfin hidroklorür ampul s.c., i.m. ve i.v.
uygulanabilir. Erişkin dozu ortalama 10 mg’dır, 5-20 mg arasında değişir.
Çocuklarda s.c. veya i.m. yoldan 0.1-0.2 mg/kg dozunda (maksimum 15 mg)
uygulanır. Erişkinlerde ayrıca i.v. bolus, i.v. infüzyonla, oral ve epidural
yoldan da kullanılabilir. Ülkemizde 10-20 mg/ml’lik ampul ile 10, 30, 60, 100
mg’lı tablet ve mikropellet kapsülleri vardır(Tablo 1).
·
Kodein:
Kodein karaciğerde biyotransformasyonla
morfine dönüşmek suretiyle analjezik etki yapar. Bu dönüşüm karaciğerde bulunan
sitokrom p-450 enzimi tarafından gerçekleştirilir. Farmakolojik etkileri
morfininkine benzemesine rağmen, analjezik gücü morfinin onikide biridir ve
genellikle bazı orta derece ağrılarda yararlıdır. Öksürük kesmek için de çok
yararlıdır. Kodein morfinden daha az sedasyon ve solunum depresyonu oluşturur
ve sindirim sistemi etkileri çok daha azdır. Enzim aktivitesi doğuşta son
derece düşüktür ve yaşla birlikte artar. Bu da kodein kullanımının yeni doğan
ve süt çocuklarında etkin olmayacağını düşündürmektedir. Ancak kodein ve
asetaminofenin beraber kullanıldıklarında infantta postoperatif analjeziyi
sağladıkları gösterilmiştir. Kodein oral, rektal, veya nadiren anestezi altında
i.m. olarak verilebilir. Oral ve rektal yolla verildiğinde emilim hızlıdır
ve tepe plazma konsantrasyonlarına 1 saat içinde ulaşılır. Histamin
kaynaklı olduğu düşünülen ciddi hipotansiyon nedeniyle asla intravenöz
verilmez. Kodeinin yarı zamanın düşük doğum ağırlıklı yeni doğanlarda arttığı
gösterilmiştir ve bu nedenle dozlar arasında daha uzun aralıklar
bırakılmalıdır. Çocuklarda doz kodein içeriğine göre 0.5-1 mg/kg’dır ve 4-6
saatte bir oral olarak verilir. Ülkemizde parasetamol (300 mg), kodein fosfat (10 mg), klorfeniramin maleat (2 mg)
şeklinde kapsülleri, parasetamol
(500 mg), kodein fosfat (10 mg), kafein
(30 mg) veya parasetamol (300 mg), kodein fosfat (7.5 mg), kafein (30 mg)
şeklinde tablet formları vardır(Tablo 1).
Tablo
1: Çocuklarda kullanılan önemli bazı analjeziklerin
dozları ve piyasada bulunan formülasyonları
İLAÇ |
DOZU |
PİYASADA BULUNAN ŞEKLİ |
|
Asetaminofen (parasetamol) |
10-15 mg\kg\doz, 4-6 saatte bir oral Iv infüzyon formu: > 33 kg çocuklarda: Her defasında 15 mg/kg, günde en fazla dört defa uygulanabilir.
Her bir uygulama en az 4 saat aralıkla yapılmalıdır. Vücut ağırlığı 10-33 kg arasında olan çocuklarda: Her uygulamada 15 mg/kg
günde dört kereye kadar yapılabilir. Maksimum günlük doz 60 mg/kg’ı, toplamda
da 2 gramı aşmamalıdır). Miadında doğmuş yenidoğanlar, bebeklerve <10 kg olan çocuklarda: her
uygulama için doz yarıya düşürülerek (7.5 mg/kg) günde dört kereye kadar
yapılabilir. |
Tablet: 500,650 mg Çiğneme tableti: 80, 160 mg Fitil: 100, 120, 200, 240, 325, 350
mg İv infüzyon: 10 mg\ml 100 ml flakon |
|
Not: Glukoz-6-fosfat dehidrogenaz
eksikliğinde kontrendikedir. 24 saatte 5 dozdan fazlası
kullanılmamalıdır.Böbrek hastalığı olan hastalarda doz ayarlaması
yapılmalıdır. |
|||
Asetaminofen + Kodein |
Kodein içeriğine göre doz: 0.5-1
mg\kg\doz, 4-6 saatte bir oral |
Tablet: parasetamol
(500 mg) + kodein fosfat (10 mg) + kafein (30 mg) veya parasetamol
(300 mg) + kodein fosfat (7.5 mg) + kafein (30 mg) Kapsül: parasetamol (300 mg) + kodein fosfat (10 mg) +
klorfeniramin maleat (2 mg) |
|
İbuprofen |
5-10 mg\kg\doz, 6-8 saatte bir oral |
Süspansiyon: 100 mg\ 5 ml Tabletler: 200, 300, 400, 600, 800 mg Jel: % 5 ve % 10’luk |
|
Not: Aspirin aşırı duyarlılığı,
hepatik\renal yetmezliği, gastrointestinal sistem hastalığı olan hastalarda
dikkatli kullanılmalıdır |
|||
Asetil salisilik asit |
10 mg/kg/doz, 4-6
saatte bir, oral veya 2 yaşına kadar
3-4x50 mg, 2-7 yaş
arasındakilere 3-4x100 mg 7 yaşından
büyüklere 3-4x200 mg |
Tablet: 80, 100, 300,
450, 500 mg Enterik tablet:
100, 150, 300, 500 mg Efervesan tablet:
300 mg aspirin, 330 mg aspirin+200 mg Vit C, 400 mg aspirin+240 mg Vit C Kombine tablet:
500 mg aspirin+50 mg kafein, 400 mg aspirin+50 mg kafein+9.6 mg kodein, 250
mg aspirin+200 mg asetaminofen+50 mg kafein, 300 mg aspirin+200 mg
asetaminofen+300 mg Vit C |
|
Morfin |
Yenidoğan: 0.05-0.2 mg\kg\doz, im\iv
4 saatte bir Çocuk: 0.1-0.2 mg\kg\doz im\iv 2-4
saatte bir |
Ampul: 10 mg\ml, 20 mg\ml Tablet: 10, 30, 60, 100 mg |
|
Not: Solunum ve merkezi sinir sistemi
depresyonuna yol açabilir.< 2 ay bebeklerde im enjeksiyon yaparken
dikkatli olmalıdır. |