Enürezis ya da nokturnal inkontinans en basit
tanımıyla uykuda aralıklarla idrar kaçırmadır. Eğer çocuğun ek bir alt üriner
sistem semptomu yoksa monosemptomatik enürezis (MSE) terimi kullanılmaktadır.
Günümüzde enürezis etiyolojisinde rol oynadığı düşünülen temel faktörler
genetik miras, uyku/uyanma bozuklukları, fonksiyonel mesane kapasitesindeki
yetersizlikler ve gece idrar üretimindeki artıştır. MSE’li çocukların büyük bir kısmında,
normal sirkadian döngünün bir parçası olan nokturnal vazopressin artışı
gözlenememektedir. Bunun sonucunda idrar geceleri yeteri kadar konsantre
edilememekte ve gündüze göre daha yüksek miktarda sudan zengin idrar
üretilmektedir. Nokturnal idrar üretimi, mesane’nin depolama kapasitesini
aştığında, çocuk uyanamazsa enüretik atak yaşanmaktadır. Bu grupta pratikte en
sık kullanılan desmopressinden ayrıntılı, imipramin’den ise kısaca
bahsedilecektir.
Desmopresin:
Arjinin
vazopressin (AVP), hipotalamus tarafından üretilip, hiperosmolarite veya
hipovolemi durumunda hipofiz bezinden dolaşıma salınan, 9 amino asitin
oluşturduğu, polipeptid yapısında bir hormondur. AVP, toplayıcı kanallar ve
distal tübüllerde V2 reseptörlerine etkiyle suyun geri emilimini sağlar. V2
reseptör aktivasyonu aynı zamanda sodyum reabsorpsiyonunu arttırarak renal
medullada hipertonik bir ortam oluşmasına ve böylelikle suyun daha fazla geri
emilmesine neden olur. Damar duvarında bulunan V1 reseptörü ise, AVP’nin
vazokonstriktör etkisinden sorumludur.
Desmopresin
(1-deamino-8-D-arjinin vazopressin; dDAVP)
polipeptid zincirde ilk sırada bulunan sistein’in deaminasyonu ve
sekizinci sırada bulunan L-arjinin’in D-arjinin ile yer değiştirmesi sonucunda
oluşan, sentetik vazopressin analoğudur. AVP yapısındaki bu değişiklikler,
vazokonstriktör etkinin ortadan kaybolmasına, antidiüretik aktivitenin 4 kat
artmasına neden olmaktadır.
Desmopresin’in
klinikte uygulaması kolay ve hızlı olup; noktürnal poliüri ile birlikte normal
mesane kapasiteli, aylık ıslatma sayısı az olan, gündüz semptomlarının eşlik
etmediği ve aile öyküsü olan, uzun süreli evden ayrı kalınması gereken çocuklarda
kullanımı önerilmektedir. Desmopressin ile yapılan çalışmalarda ıslak gece
sayısında azalma oranı % 16-88, tamamen kuru kalma % 12-70 olup, kontrollü
olmayan uzun süreli çalışmalarda etkinliği % 60-70 oranında gösterilmiştir.
Tablet,
melt ve nazal formları bulunmaktadır. Tablet formları; 0.1 mg ve 0.2 mg olup
önerilen doz 0.2-0.4 mg/gün’dür. Nazal sprey formu; santral diabetes insipidus
ve idrarı yoğunlaştırma kapasitesinin ölçümü amacıyla 10-20 mcg/gün dozlarında
kullanılmaktadır. Günümüzde intranazal kullanım, uygulama zorlukları ile
alerjik rinit, nazal ödem veya üst solunum yolu enfeksiyonu gibi durumlarda
burundan desmopressin emiliminin artması nedenleriyle enüreziste
önerilmemektedir.
Melt
formları (sublingual oral liyofilize) 60 mcg ve 120 mcg’dır. Klinikte iki
endikasyonda kullanılmaktadır: santral diabetes insipidus ve enürezis. Beş
yaşından itibaren kullanılır. Başlangıç dozu olarak, yatmadan yarım saat önce
dilaltına 120 mikrogram yerleştirilir. Onbeş günlük bir kullanım sonucunda
tedaviye yanıt yetersiz kalırsa 240 mikrograma kadar çıkılabilir. İlaç dozu,
hastanın kilosu ve yaşına göre değişkenlik göstermez. Desmopressin tedavisi
sırasında 3 ayda bir 1-3 hafta ara verilerek etkinlik kontrol edilmeli relaps
olduğunda tekrar etkin doza geçilmelidir. Üç ay boyunca kuru kalındıysa doz
azaltılarak kesilebilir. Kür şansının arttırılabilmesi için aralıklı tedavi
protokolleri de gündeme gelmiştir.
Genel
olarak desmopresin güvenilir bir ilaçtır. Tedavi görenlerin çok azında yan etki görülür. Bunlar, baş ağrısı, bulantı
ve mide ağrısıdır. Tedavi sırasında su kısıtlanmazsa ve fazla sıvı tüketilirse, su tutulmasına bağlı su intoksikasyonu ve hiponatremi gelişebilir. Bu komplikasyonu önlemede en kolay ve pratik yöntem;
desmopresini uygulamadan önceki 1 saat ve sonraki 8 saat içinde alınan sıvı
miktarı sadece susuzluğu giderecek kadar olmalıdır. Hiponatreminin klinik bulguları
başağrısı, bulantı, kusma ve konvülziyon olarak sıralanabilir. Yapılan
çalışmalarda hiponatremi riskinin intranazal formülasyonda daha fazla olduğu
bildirilmiştir. Bunun nedeni bazı çocuklarda intranazal desmopresin’in 24 saate
varan bir süre boyunca etki göstermesidir. Antidiüretik hormonu serbestleştirdiği bilinen ilaçlar, örneğin trisiklik antidepresanlar,
klorpromazin ve karbamazepin antidiüretik etkiyi ve su tutulması riskini
artırabilir.
Minirin şu
hallerde kullanılmamalıdır: psikojenik polidipsi, dekompanse kalp yetmezliği ve
diüretik alan hastalar. Ülkemizde desmopresin’in % 0.1 mg/ml’lik nazal
spreyi ile 60 ve 120 mikrogramlık melt tabletleri bulunmaktadır. Tablet
formları ise artık üretilmemektedir (Tablo 9).
İmipramin:
Antikolinerjik
ve düz kas için miyorelaksan etkileri olduğu bilinen imipramin’in detrusor
aşırı aktivitesini baskılayarak ve mesane kapasitesini arttırarak etki ettiği
düşünülmektedir. Bununla beraber santral noradrenerjik stimülasyon ile REM
uykusunu baskıladığı ve uyanmayı kolaylaştırdığı öne sürülmüştür. Son olası
etki mekanizması ise vazopressin salınımını arttırarak noktürnal idrar
üretimini azalttığıdır.
İmipramin
sindirim kanalından hızla ve hemen tamamen emilir. Besinler emilimini veya
biyoyararlanımını etkilemez. Oral yoldan alınan imipramin karaciğerden ilk
geçişi sırasında kısmen desmetilimipramine dönüşür ve plazmadan ortalama yarı
ömrü 19 saat olacak şekilde uzaklaştırılır. Verilen dozun % 80’i idrarla ve %
20’si dışkıyla inaktif metabolitler şeklinde vücuttan atılır.
İmipramine
kullanımı ile ilgili en önemli sorun kardiyotoksik yan etkileridir. Yüksek
dozda kullanım ölümle sonuçlanabilir. Çocukta çarpıntı veya senkop öyküsü varsa
ya da ailesinde ani kardiyak ölüm, aritmi gibi kardiyak hastalıklar mevcutsa,
imipramine tedavisine başlamadan önce olası “uzun QT sendromu” tanısı
elektrokardiyografi ile ekarte edilmelidir.
Enürezis tedavisinde günde tek doz,
10-25 mg ve bunun da gece yatmadan hemen önce alınması önerilmektedir.
İstenilen etki elde edilene kadar doz haftada 10 ile 25 mg arttırılır. Maksimum
doz 6-12 yaş aralığı için 50 mg/gün, 12-14 yaş aralığı için 75 mg/gün’dür.
Olumlu etki 1 ay içerisinde değerlendirilmelidir. Kısmi yanıt alınanlarda,
tedaviye desmopresin eklenebilir. Tedavinin başarılı olduğu hastalarda,
tolerans riskini azaltmak için doz kademeli olarak düşürülmeli ve her 3 ayda
bir en az 2 haftalık ilaçsız dönemler planlanmalıdır.
İmipraminin
etkinliği birçok randomize çalışmada plaseboya üstünlüğünü kanıtlamıştır. Genel
olarak hastaların % 50’sinde olumlu etki sağladığı gösterilmiştir. Tedavinin
sonlandırılmasından sonra bulguların nüks etmesi sık karşılaşılan bir durumdur.
Özellikle standart tedavi yaklaşımlarının (alarm, desmopresin,
antikolinerjikler) başarısız olduğu vakalarda etkinliği gösterilmiştir. Fakat
olumsuz yan etki profili nedeniyle imipramin’in günümüzde sadece üçüncü basamak
tedavide ve referans merkezlerinde kullanılması önerilmektedir.
Ülkemizde
imipramin’in 10 ve 25 mg’lık drajeleri vardır (Tablo 9).
Tablo
9: Çocuklarda
kullanılan önemli bazı anti-enüretiklerin dozları ve piyasada bulunan
formülasyonları
İLAÇ |
DOZU |
PİYASADA BULUNAN ŞEKLİ |
Desmopressin asetat |
Enürezis (> 5 yaş): 120-240 mikrogram; doz
hastanın kilosu ve yaşına göre değişkenlik göstermez. |
Melt tablet: 60, 120 mikrogram Nazal
sprey: % 0.1 mg/ml |
İmipramin |
Enürezis (>5 yaş): İlk doz: 1.7 mg\kg\gün; akşam tek
dozda 10-25 mg oral Artış dozu: 1-2 hafta aralıklarla
10-25 mg\doz, yaşa uygun maksimum doza kadar attırılır. |
Tablet:10,25 mg |
Not: Maksimum doz: 6-12 yaş arası: 50
mg\gün, 12-14 yaş arası:75 mg\gün veya 2 mg\kg\doz. |